Tüm Yazılar

Oyunlar Birer Kitap Sayılabilir Mi?

Utku Ekin

Utku Ekin

May 11, 2025 6 dakika okuma
Article Feature Image

İnsanlar tarih boyunca hikayelerle yaşadılar. Mitolojiler, masallar, destanlar… Hikayeler, insanoğlunun kendini ifade etmesine, geleceğe mesaj bırakmasına yarayan bir araçtı. Her şeye olduğu gibi teknoloji geliştikçe hikaye anlatımı da farklı şekillere büründü. Günümüzde hikaye anlatımını düşündüğümüzde, aklımıza genellikle kitaplar, filmler ve televizyon dizileri gelir. Peki ya oyunlar?

Oyunlar birçoğumuz için bir vakit öldürme, eğlence aracı olarak görülse de hikaye anlatımının öncülerine kafa tutabilecek güçte. Geleceğin en güçlü hikaye anlatım aracı video oyunları olabilir mi? Gelin hikayeli oyunların başlangıcından başlayıp benim bu konudaki düşüncelerime bir göz atalım.

Hikayeli Oyunların Başlangıcı

Colossal Cave Adventure

Colossal Cave Adventure oyununun bir görüntüsü.

Video oyunları, başlangıçta sadece eğlence aracı olarak görülüyordu. 1970’lerin sonlarına kadar, video oyunları çoğunlukla basit mekaniğe ve yarış ya da aksiyon unsurlarına odaklanıyordu. Ancak, bu durum “Colossal Cave Adventure” (1976) gibi oyunların ortaya çıkmasıyla değişmeye başladı. Colossal Cave Adventure, metin tabanlı macera oyunuydu, oyunculara sadece basit bir etkileşim sunmakla kalmadı; aynı zamanda, derinlemesine bir hikaye, keşif ve çözümleme süreci sundu.

Oyuncular, oyunun içinde yazılı talimatlarla yönlendirilerek bir mağaraya adım attılar ve her adımda karşılaştıkları bulmacaları çözerek ilerlediler. Bu, video oyunlarının sadece görsel ya da aksiyon odaklı eğlenceler olmadığını, aynı zamanda oyuncunun seçimine dayalı olarak şekillenen bir hikayenin parçası olabileceğini gösterdi. Colossal Cave Adventure, “interaktif hikaye anlatımı” kavramının doğuşuna öncülük etti. Bir nevi bir kitaptı. Bir senaryoya ve hikaye işleyişine sahipti.

Oyuncular kendi kararlarını kendileri veriyordu. Hikaye sabitti ama hikayenin ilerlemesini bizzat kendileri sağlıyordu. Kendisine oyun demek bile zor çünkü metin tabanlıydı. Bir kitap ya da bir senaryo olabilirdi fakat oyun olarak kalmak istedi.

Neden Hikayeli Oyunlar?

Yıllar önce Colossal Cave Adventure’ın başlattığı bu hikaye anlatımı tekniği kendine birçok kült yapımda yer buldu. Half-Life, Bioshock serisi, Metal Gear Solid serisi vesaire. İnsanlar daha çok hikayeli oyun istedi ve şirketler bu hikayeli oyun furyasına son verme niyetinde değildi. Burada kendimize sormamız gereken soru şu: Neden hikayeli oyunlar?

Gerçekten neden hikayeli oyunlar? Neden pek bir anlam içermeyen yahut bir şey anlatmaya çalışmayan; sadece vakit öldürme amaçlı yapılmadı bu oyunlar? Ya da neden bu hikayeler en başta bir oyun için yapıldı? Bir senaryo haline getirilse belki de oyun olduğu hali kadar dizi-film sektöründe de büyük bir hasılata yol açacaklardı. Burada benim için anahtar faktör “karakterle bağ kurmak”.

***“*Nasıl yani dizi,film ya da kitaptaki karakterlerle bağ kuramıyor muyuz ?”

Tabii ki kurabiliyoruz fakat karakterin kaderini -yüzde yüz olmasa da- oyunlarda daha rahat kontrol edebiliyoruz. Bu da bize o karakter bizmişiz gibi davranma psikolojisi veriyor. Gelin ne demek istediğimi bir örnek ile anlatayım.

Disco Elysium

Disco Elysium oyununun kapak fotoğrafından bir görsel.

Disco Elysium, point and click ve çoğunlukla diyalog odaklı bir rol yapma oyunu. Oyunda hafızasını kaybetmiş bir dedektifin kendine gelme macerasına ortak oluyoruz. Şahit değil ortak oluyoruz dedim çünkü oyunda her seçim karakterinizi etkiliyor. Giydiğiniz kıyafet, verdiğiniz cevap, yapmak istediğiniz bir eylem bile sizi istemediğiniz ya da isteseniz bile elde edemeyeceğiniz durumlara sokabiliyor.

Kaderi kontrol etme kısmına gelelim. Oyunu siz kontrol ediyorsunuz demiştim. GERÇEKTEN siz kontrol ediyorsunuz. Kimi oyuncu karakterin geçmişini, adını sanını bile bilmeden oyunu bitirmekte iken kimisi de karakteri öyle içselleştiriyor ki her şeyi bilmeden, öğrenmeden, araştırmadan oyunu bitirmeyi reddediyor. Çünkü hikayeyi öğrenmek istiyorsunuz. Çünkü karaktere kendi sonunuzu vermek istiyorsunuz, hikayeye dahil olmak hikayeyi yönlendirmek istiyorsunuz. İşte tam olarak burada neden bu hikayenin kitap, film ya da dizi olmadığını; olmamasının daha iyi olduğunu anlıyorsunuz. Haydi bu oyunun hikayesini bir de kitap gibi düşünelim.

Ana karakterimiz hafızasını kaybetti. Bir şekilde toparlandı. Yapması gerekenleri yaptı ve kitap son buldu. Peki ben karakterin sonunu beğenmediysem ya da bu süreçte karakterin yapısını tam anlamıyla anlayamadıysanız? Çok yüksek ihtimalle kitabın yazarını arayıp kitabı istediğiniz şekilde tekrar yayına sokmasını isteyemezsiniz. İşte oyunların hikaye gücü tam da burada devreye giriyor. Senaryo belli fakat yönetmen sizsiniz.

Yakuza/Like a Dragon

Yakuza/Like a Dragon serisinin -esprili bir şekilde- oynanış sırası

Peki Ya Lineer Hikayeye Sahip Oyunlar?

Disco Elysium örneğinde hikayenin sahibi sizdiniz. Hikayeyi ilerletmek dışında hikayeye dışarıdan etki edemediğiniz doğrusal oyunlar peki? Onları neden kitap ya da film ile aynı kefeye koyalım? Oyunlar, film ve kitaplar gibi, hikayenin görsel ve duygusal anlatımını bir arada sunma yeteneğine sahiptir. Zaten birçok modern oyun, özellikle sinematik tarzda yazılmış senaryolarla, oyuncuya karakterlerin içsel dünyalarını, çatışmalarını ve duygusal geçişlerini yansıtır. Bu nedenle, doğrusal oyunlar hala duygusal anlamda güçlü bir hikaye deneyimi yaratabilir. Bu tür oyunlar, özellikle “film gibi” olanlar, çok fazla etkileşime izin vermese de, hala bir sanat eseri olarak değerlendirilebilir.

Eğer oyunlar, hikaye anlatımını bir sosyal veya kültürel bağlamda inşa ediyorsa ve oyunculara hikayeyi değiştirme şansı sunmuyorsa, oyun hala dış dünyayı gözlemleyen bir hikaye anlatıcısı işlevi görebilir. Özellikle küçük, bağımsız yapımlar (örneğin, Journey gibi), görsel tasarımı ve müziğiyle hikaye anlatımı sağlar, ancak oyuncu aktif olarak katılmaz. Bu tür oyunlar, bir film gibi bir duygusal bağ kurar ve oyuncu deneyimi daha çok gözlemci olmaya dayanır.

Bu tür oyunlar -özellikle örneğini verdiğim gözlemci olarak oynanan türler- oyuncuya çok daha zengin ve ayrıntılı bir dünyayı keşfetme imkanı sunar. Kitaplar ve filmler genellikle belirli bir anlatı üzerinden ilerlerken, oyunlar, dünya tasarımı ve detaylarıyla oyuncuyu içine çeker. The Witness veya Firewatch gibi oyunlar, oyuncunun dünyayı keşfetmesine ve bu süreçte hikayenin ipuçlarını bulmasına olanak tanır. Kitaplar ve filmler de derinlikli dünyalar sunabilir, ancak oyunlar interaktif bir boyutta bu keşfi yapma fırsatını oyuncuya sunar.

Sonuç?

Bana kalırsa insanlar oyunların ne kadar güçlü birer anlatıcı olduğunu her zaman görmezden gelecek ve inkar edecek. Fakat bu sizi asla ama asla yanılgıya düşürmesin çünkü bu yazıda sizlere birkaç paragraf ile oyunların da en az kitaplar, diziler ve filmler gibi birer hikaye anlatıcısı olabileceğini; oyunların birer kitap olabileceğini olabildiğince anlatmaya çalıştım ve gidip şu an ilginizi çeken herhangi bir oyunu açıp oynamanız, bunu yaparken aklınızın bir köşesinde yazımdaki düşüncelerimi kendiniz ile bağdaştırmanız haklı bir yanımın olduğunu ortaya çıkaracaktır.

Sizlere veda etmeden önce -yukarıda verdiğim örneklerin dışında- kesinlikle oynamanızı ya da en azından bir YouTube kanalından oynanışını izlemenizi istediğim birkaç oyun önereceğim:

  • Yakuza Serisi,
  • Celeste,
  • Red Dead Redemption 1/2
  • Portal 1/2,
  • God of War serisi,
  • Cyberpunk 2077,
  • Katana Zero,
  • Slime Rancher,
  • Stardew Valley,
  • Detroit: Become Human,
  • Psychonauts 1/2,
  • The Wolf Among Us,
  • Hades, Cuphead, Dave the Diver, Katamari Damacy, Bomb Rush Cyberfunk, Undertale, Bugsnax…

İnanın önerebileceğim çok oyun var fakat liste uzadıkça uzar onun için yarıda kesmek zorundayım. Yeter ki elinize bir oyun alıp hikayesini dinleyin, sizi alıp bir an için bile olsa gerçeklikten uzaklaştırmasına izin verin. Hepimiz bazen karanlık dönemlerden geçeriz. Fakat unutmayın belirsizlik dolu bu dünyada bile karanlığın sonunda elbet bir ışık vardır.

Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, teşekkürler.

Bilişimle Kalın !

Yoshi

Utku Ekin

Utku Ekin

Teknikle yoğrulmuş bir aklı, sanatla şekillendirmeye çalışan,disiplinler arasında gezen, her alandan beslenen ve ortaya anlamlı bir bütün koymaya çalışan bir developer.

İletişime geç

Email: kayubilisim@gmail.com Adres: Mevlana Mahallesi 15 Temmuz Yerleşkesi Kümeevler No:5 38280 Talas / KAYSERİ
© 2025 KAYÜ Bilişim. Tüm hakları saklıdır